İSTANBUL - Tutsakların tahliyesini hukuksuz bir biçimde engelleyen Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın kapatılmasını isteyen MATUHAYDER ve ÖHD, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne işaret ederek, hukuki düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtti.
Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (MATUHAYDER) ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), siyasi tutsakların tahliyelerinin engellenmesine ilişkin Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya katılanlar Bahçelievler Metrobüs Durağı’nda bir araya gelerek, cezaevinin önüne yürüdü. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il, ilçe yöneticileri ile Barış Anneleri üyelerinin yanı çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada, “İnfaz yakmalara son siyasi tutsaklara özgürlük “ pankartı taşındı.
“Umut hakkı engellenemez”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur”, “Bijî berxwedana zîndana”, “Bijî serok Apo”, “Selam selam İmralı’ya bin selam” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganı atıldığı açıklamada, basın metnini MATUHAYDER Eşbaşkanı Nurten Karagöz ile avukat Elif Taşdöğen tarafından okundu.
CEZAEVLERİNDEKİ HAK İHLALLLERİ
Cezaevlerindeki siyasi tutsakların sayısız hak ihlallerine maruz kaldığını belirten Nurten Karagöz , “İşkence, kötü muamele, keyfi disiplin cezaları, tutsakların ailelerinden uzak cezaevlerine sürgün edilmesi, tahliyesi yaklaşan tutsakların soyut gerekçelerle infazlarının uzatılması, iletişim ve sosyal hakların engellenmesi, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanması ve özellikle ağır hasta tutsakların tedavisiz bırakılarak ölüme terk edilmesi artık istisnai uygulamalar olmaktan çıkmış, hapishanelerin genel politikaları haline gelmiştir” dedi.
16 TUTSAĞIN TAHLİYESİ ENGELLENDİ
Hak ihlallerine ilişkin suç duyurularının “cezasızlıkla” sonuçlandığını vurgulayan Nurten Karagöz, cezasızlığın ise fiziki şiddeti sistematikleştirdiğini söyledi. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın “keyfi” gerekçelerle tutsakların tahliyesini engellediğine dikkat çeken Nurten Karagöz, “Bakırköy Hapishanesi’nde bulunan ve koşullu salıverilme tarihi gelmiş 10 siyasi tutsaktan 8’inin tahliyesi İdare ve Gözlem Kurulu kararları, 2 siyasi tutsağın ise üç ve daha fazla hücre cezasının bulunması gerekçesiyle engellenmiştir. Yine henüz koşullu salıverilme tarihi gelmeyen 6 tutsağın da infazı tamamen hukuka aykırı hücre cezaları ile yakılmıştır. Bu şekilde Bakırköy Hapishanesi’nde bulunan siyasi tutsaklardan yarısından fazlasının tahliyesi hukuksuz şekilde engellenmekte olup Bakırköy Hapishanesi’ndeki tahliye engellemeleri oransal anlamda Marmara hapishanelerinin en yüksek oranını oluşturmaktadır” diye belirtti.
‘İMRALI TECRİDİ BİREYSEL HAK İHLALİ DEĞİL’
Açıklamanın devamında İdare ve Gözlem Kurulları’nın kapatılması çağrısı yapan Elif Taşdöğen, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısına değinen ekledi: “Demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması konusundaki sözleri ısrarlı ve kararlı olarak çözüm iradesini ortaya koymaktadır. Ancak gelinen aşamada hukuki düzenlemeler yapılmadığı gibi hukuki düzenlemelerin gerekliliğini ortaya koyan uygulamalar da artarak devam etmektedir. Sayın Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulaması, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil Türkiye’nin demokratik geleceği ve barış süreci açısından da ciddi bir engel teşkil etmektedir. Bu çağrının karşılık bulabilmesi ancak İmralı tecrit sisteminin kaldırılması ve Sayın Öcalan’ın toplumsal barışa katkı sunabileceği koşulların yaratılmasıyla mümkündür.”
‘REHİNELİK SİSTEMİNİ KABUL ETMİYORUZ’
Ardından konuşan DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Çınar Altan, şunları belirtti: “Tutsaklar şu anda siyasi olarak rehin tutuluyorlar. Kobanê tutsaklarından İmralı’ya Sayın Abdullah Öcalan’a kadar bu siyasi rehinelik sistemini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.”