ANKARA - Komisyonda ortak bir geleceğin ancak ortaklaşarak kurulabileceğine işaret eden DEM Partililer, bunun için kardeşlik hukukunun tesis edilmesi gerektiğini belirtti.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) komisyon üyeleri Meral Danış Beştaş ile Saruhan Oluç, komisyonda konuştu.
Söz alan Meral Danış Beştaş, komisyonda konuşan vekillerin dillerini eleştirdi. Çatışma çözüm pratiklerinin dünyada çok örneği olduğunu ve bunu tartışan ilk meclis veya ilk komisyon olmadıklarını belirten Meral Danış Beştaş, “Biz Amerika'yı yeniden keşfetmiyoruz. Ama bizim bir farkımız var, bir şansımız var. Ortada tek taraflı silah bırakan, kendini fesh eden, bunu ilan eden ve İmralı'da yapılan çağrıya eksiksiz katılan bir zemin var. Bu önemli tarihsel bir dönemeci işaret ediyor. Bu süreç bir pazarlık süreci değil. Kesinlikle bir pazarlık yok. Ama gereklikler var” dedi.
‘YÜZYIL SONRA İLK DEFA İRADE ORTAYA KOYDU’
Türkiye’de Kürt sorunu başta olmak üzere kimlik ve inanç eksenli sorunların olduğunu belirten Meral Danış Beştaş, “Kökenleri 200 yıl önce gidiyor. Bu tarihsel perspektiften baktığımızda sorunun özünde aşırı merkeziyetçilik, farklılıkların reddi yatmaktadır. Cumhuriyet, 1924'teki anayasa, 1925'teki Takriri Sükûn bu sorunu kurumsallaştırdı. Yüzyıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu meclisin bir komisyonu yapıcı bir siyasal ilkem ve uygun bir zeminde sorunu konuşma ve çözümü için adım atma noktasında irade koydu. Ve demokrasiye ile buluşma imkanımız var. Barışı ve demokratik toplumun inşa etme şansımız var. Yeter ki isteyelim, yeter ki ben siyasi hesapların dışına çıkalım ve katkılarımızı efektif temelde yapalım. Kesinlikle burası bir propaganda ya da ajitasyon ya da birbirimizi etkileme zemmini değil” diye konuştu.
‘KÜRT DE ÖLDÜ TÜRK DE’
Komisyon ve çalışmalarının magazinleştirilmesinin çözüme ve Türkiye’ye fayda etmeyeceği uyarısında bulunan Meral Danış Beştaş, “Diğer yandan bir empati duygusunun gerçekten burada maalesef eksik olduğunun çok az olduğunu hissedebiliyorum. Ben bir Kürt kadını olarak. Türkiye'nin her tarafını bilen bir yerden söylüyorum. Bu meselenin tek mağdurları şudur şudur demeyelim. Türkiye'de 86 milyon yurttaşın etkilendiği bir meseleden söz ediyoruz. Kürt de öldü, Türk de öldü. Kürt de acı çekti, Türk de acı çekti. Hepimiz ekonomik olarak zorlandık. Bu meseleyi kapsayıcı şekilde düşünmezsek, gerçekten herkes kendi mahallesine hitap etmeye çalışırsa bu mesele yine kısır bir döngüye dönüşecek ve biz karşılıklı atışmalarda bu meseleyi yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.
‘HER İKİ ANNE DE DİNLENMELİ’
17 bin Kürdün öldürüldüğünü ve failinin de meçhul olduğunu belirten Meral Danış Beştaş, “İnsan Hakları Derneği’nde 90'larda yöneticilik yapan birisiyim. Gittiğimiz yerlerde tarlalarda ceset fışkırıyordu. Mezarlıktı her taraf. İnsanlar bu acıları yaşadı. Şimdi bunu bilen, araştıran, gözlemleyen ve o mağdurların avukatlığını yapan biri olarak söylüyorum; bu acıları yarıştırmayalım bunların arasına hiyerarşi koymayalım. Mesela Eren Bülbül’ün annesini de Cemile Çağırga’nın annesi de dinleyelim. İkisi de evladını yitirmiş. Çocuk yaşta. Ama burada tek taraflı bir bakış var. Terörsüz Türkiye kavramı bu komisyonla geçmedi” şeklinde konuştu.
‘HIZLI YOL ALMALIYIZ’
Meral Danış Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir ismimiz var. Konuşmaların çok azında birlik yok, dayanışma yok, kardeşlik yok. . 86 milyon yurttaşı tesir ediyoruz. Bir tespit yaparken bunların tamamını göz önünde bulundurmamız lazım. Aylara yıllara yayılan bir çalışma yapamayız. İç dış faktörler birçok mesele güven vermek ve daha büyük zaman bulunduğu için anlatılıyorum, Biz DEM Parti olarak yedi gün 24 saat çalışmaya hazırız. Bu bu şekilde çalışarak çözemeyiz. Enfeksiyona açık bir iklimden söz ediyoruz. Bu iklimi boşa çıkarmak, bu iklimi karşı güveni arttırmanın ve barışı toplumsallaştırmanın yolu yol almaktır."
KİMLER DİNLENMELİ?
Meral Danış Beştaş, Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, Barış Akademisyenlerinin, tutuklu yakınlarının ve TUHAD-DER ve yakınlarını kaybedenlerin oluşturduğu MEBYA-DER’in mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledi. Meral Danış Beştaş aynı zamanda binlerce insanın haksız ve hukuksuz bir şekilde tutulduğunu, infaz kanunun eşitsiz uygulandığını, bu sorunun da ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.
KÜRT HALKI İZLİYOR, DİNLİYOR!
Söz alan Oluç, DEM Parti ve aynı geleneği sürdüren partilerin Kürt sorununun demokratik çözümünü hiçbir zaman gündelik politik çıkarları gözeterek yapmadıklarını söyledi. Oluç, komisyonun seçim hesaplarına da kurban edilmesine izin vermeyeceklerini ifade etti. Kürt seçmenin çok bilinçli olduğunu, kimin ne söylediğini çok iyi izlediğini ve dinlediğini aynı zamanda not aldığını ve politik fatura da çıkardığını belirten Oluç, “Günlük parti ve siyasi çıkarlara feda edebilecek bir konu kesinlikle değil. Biz o nedenle bu komisyonda tarihsel olarak gördüğünüz bu komisyonla sonuç almanın konusunda çok kararlıyız. Hangi sonuçlar alınması gerekiyorsa bu işler bittiğinde o sonuçları almış olarak buradan çıkmak istiyoruz. Çok büyük yükümlülüklerimiz var” diye konuştu.
‘UYGUN DİNLEMELER YAPILMALI’
Herkesin sorumluluklarının büyük olduğunu belirten Oluç, komisyonun zaman ve yol haritası bağlamında iyi bir ayarlama yapması gerektiğini söyledi. Ekim’e kadar pek çok durumun netleşmiş olması gerektiğini belirten Oluç, “Toplumsallaştırmanın iki tarafı var. Bir tanesi biz dinleyeceğiz, bir tanesi de biz gidip anlatacağız. Şimdi dinlemek kısmında birkaç kategori var. Amaca uygun olarak dinlemeyi seçmek istiyoruz. Yani ne yapmak istiyoruz? Çözeceğimiz soruna uygun dinlemeler yapmak. Birincisi mağdurları dinlemek. Ne kadar bir spekülasyonla yol açılmasın diye en başında net altını çizerek söyleyeyim; Şehit ve gazi ailelerini ve yakınlarını dinlemeyi çok önemsiyoruz. Bu konuda en ufak bir tartışmamız yok” dedi.
‘ACILARIMIZI ORTAKLAŞTIRMALIYIZ’
Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir şekilde acıları yarıştırmak karşı karşıya getirmemek gerekiyor. Ama bir şey söyleyeyim size; Ya bu Kürdün anası hiç ağlamadı mı? Bu Kürdün baba hiç acı çekmedi mi? Bu Kürt'ün evine ateş düşmedi mi? On binlerce Kürt insanı hayatını yitirmedi mi bu süre boyunca? Yitirdi, değil mi? Hepimizi biliyoruz. Acıları karşı karşıya koymadan herkesi dinleyeceğiz. Şehit ve gazi aileleri de dinleyeceğiz. Barış annelerini de dinleyeceğiz. Aksi düşünülemez. Şehit ve gazi aileleri çok önemli ama barış anneleri de bir o kadar önemli. Bunun atlarsak, dile getirmez isek bunu konuşmazsak o zaman acılarımızı ortaklaştıramayız.
ASRIN HUKUK BÜROSU ÖNERİSİ
Ortak bir geleceği inşa etmek konusunda tuğla üzerine tuğla koymalıyız. Hukuk örgütleri de dinlemeliyiz. BarolarIı, Asrın Hukuk Bürosunu da dinlememiz gerekiyor. Özgürlük İçeri Hukukçular Derneği'ni de dinlememiz gerekiyor. ÇHD'yi de dinlememiz gerekiyor. Yani bütün hukukla ilgili kurumları dinlemek önem taşıyor. Bunu da atlamamak gerekir.
ZAMAN GEÇMEDEN YAPMAMIZ GEREKİYOR
Süreci ihtiyacı olan yasal düzenlemeler. Çok zaman geçirmeden konuşmamız, üzerinde bir mutabakat sağlamamız gerekiyor ve bunların yapılabilmesi için adımlar atılması gerekiyor. Silahlarını bırakanlar sosyal ve siyasal hayata nasıl tahliye olacaklar? Siyaset yapmak istemiyorsa yapmaz ama sosyal hayata nasıl tahliye olacak? Bunun yasal düzenlemelerinin yapılması gerekiyor. Yani demokratik entegrasyon dediğimiz, asimilasyondan söz etmiyorum, demokratik entegrasyon gönüllü olarak toplumla bütünleşme, devletle bütünleşme meselesinden söz ediyoruz. Bunların konusunda bir çalışmamızın mutlaka olması gerekiyor ve çok geç kalmadan olması gerekiyor.
TOPLUMSAL SÖZLEŞMEYE İHTİYAÇ VAR
TCK'de hem TMK'de, infaz yasası ile ilgili çalışmaya ihtiyaç var. Yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesi ile ilgili bir çalışmaya ihtiyaç var. Kayyımlar ile ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bunların hazırlayacak adımların atılması gerekiyor. Bunu yol haritamız içine yerleştirmemiz lazım. Nihayetinde ne yapmak istiyoruz? Ortak bir geleceği ortaklaşarak inşa etmek istiyoruz. Bakın Kürt-Türk kardeşliği, Türk-Kürt ittifakı ne dersek diyelim buna, bu kardeşliği yeniden ihya etmek istiyoruz. Bunu ihya etmenin yolu ancak ortaklaşmaktır, karşılıklı anlamaktır. Kardeşlik hukukunu tesis etmektir. Yeni bir toplumsal sözleşmenin, kolonlarını yapmamız gerekiyor. Biz bunu yapabilirsek adımlar atabilirsek çalışmalar için zemin sağlamış oluruz.”