HABER MERKEZİ - KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, Lozan Antlaşması’na dikkat çekerek, "Kürdü inkâr ve imhadan; varlığa geldiler" dedi.
KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Yeni Yaşam Gazetesi'ne konuştu. Bayık, PKK'nin kuruluşundan bugüne verdiği mücadeleyi, devletin saldırıları ve gelinen aşamayı anlattı.
'TÜM ÇABASI ÖZGÜR BİR HALKI YARATMAK'
Bayık, Abdullah Öcalan'ın bütün çabasının özgürlüğüne sahip çıkacak bir halkı yaratma olduğunu belirterek, bu temelde mücadeleyi büyüttüğünü söyledi. Böylesi bir mücadelenin dünyada eşine benzer bir örneği olmadığını sözlerine ekleyen Bayık, "Belki birçok ülke işgale uğramış, sömürge statüsünü almış ‘tamam’ ama Kürdistan çok farklı bir ülke. Sadece işgal edilmemiş, her şeyi elinden alınmış. Tamamen yok olmanın eşiğine gelmiş. Umutlarını tümden kaybetmiş. Kendine ait bir yaşamı kalmamış. Böyle bir halka sahip çıkmak herkesin yapabileceği bir şey değil. Önder Apo böyle bir halkın özgürlük davasını üstlendi. Böyle bir halkın özgürlük davasını geliştirebilmek için buna uygun bir önderlik, buna uygun örgütlenme, kadrolaşma, üslup ve tarz geliştirdi. Bunun sonucunda örgütsüz, dağılmış, kimsenin artık kabul etmediği, ciddiye almadığı bir halkı toparlayıp ulus düzeyine getirdi. Şimdi aynı şeyi kadında da geliştirdi. Çünkü kadının durumu Kürt toplumunun durumundan daha da olumsuzdu. Gerçekten adı vardı ama kendisi yoktu. Önder Apo’nun amacında özgürlük var. Kürt toplumuna sahip çıkmak, o gidişata müdahale etmek yetmiyordu. Özgürlüğe ulaşabilmesi için bunun kadın özgürlüğünden geçtiğini gördü. Onun için giderek kadın özgürlüğünü esas aldı" dedi.
MÜCADELEDE STRATEJİK DEĞİŞİM
Öcalan'ın mücadeledeki stratejik değişikliklerine işaret eden Bayık, "Öyle yeni değil. Önder Apo strateji değişikliğini 1993’teki ateşkesle gündeme koydu. O temelde silahlı mücadeleyi durdurma, sorunları siyasi demokratik zeminde çözmeyi esas aldı, bunu basın toplantısında da ortaya koydu. O zaman Turgut Özal Cumhurbaşkanıydı. Turgut Özal da aslında PKK’yi bitirmek üzere mücadele etti. Fakat bitiremeyeceğini gördü, sadece onu görmedi, eğer bu bitirme devam ettirilirse bunun Türkiye’ye büyük kayıplara yol açacağını gördü. Onun için artık bu siyaseti yürütmeme kararına vardı. Önder Apo için bazı gazeteciler vasıtasıyla ‘yaptığı her şey yanlış değil’ demişti. Hatta Turgut Özal yurt dışı gezisine çıkacağı zaman ‘ben bu meseleyi çözme yönünde adım atacağım’ demişti. Tam o süreçte çözüme karşı olan güçler buna müdahalede bulundu. Önder Apo Ankara’dan günümüze kadar mücadele yürütürken hep değişim ve dönüşümü esas aldı. Bazıları değişim dönüşüm yeni gündeme alındı diyebilir ama öyle değildir. Bu hareket başından beri değişim ve dönüşümü esas alan bir harekettir. Onun için sürekli gelişmeyi yaşadı. Aksi taktirde çoktan tasfiye olurdu. Tek örnektir. Hiçbir örgüt ayakta kalamazdı ama bu hareket ayakta kaldı. Çünkü sürekli değişim dönüşümü esas alıyor. Onun için de ayakta kalıyor" diye belirtti.
‘TÜRKİYE'NİN SİYASETİ İFLAS ETTİ’
Bayık, günümüzde Türkiye'nin ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunlar yaşadığına dikkati çekerek, "Yürüttükleri siyasetin iflas ettiğini gördüler. Eğer o siyasette ısrar ederlerse daha büyük sorunlar yaşayacaklarını gördüler. Bir de Ortadoğu’daki gelişmeler var. Bu gelişmeler de direkt onları etkiliyor. Şunu gördüler; ‘eğer biz Kürtlerle ilişkimizi geliştirmezsek, Kürtlerin desteğini almazsak, hem iç sorunlar hem Ortadoğu’daki sorunlar, gelişmeler bizim sonumuzu getirebilir.’ Bir de daha önce yaşadıkları bir durum var. Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı durum var. Türk halkının, Türk devletinin bu süreci nasıl atlattığı da biliniyor. Mustafa Kemal, Kürtlerle ve Sovyetlerle ilişkiyi geliştirdi. Buna dayanarak mücadeleyi yürüttü ve Lozan’a gitti. Bunlar biliniyor. Yani tekrardan böylesi sorunlarla karşılaşmamak için Kürtlere mecbur kaldılar, Önderliğe mecbur kaldılar. Güya Önderliği unutturacaklardı, Kürt soykırımını tamamlayacaklardı ama Kürtlere ve Önderliğe muhtaç hale geldiler. İnkâr ve imhadan; varlığa geldiler" ifadelerini kullandı.
‘PKK KİMSEDEN GÜÇ ALMIYOR’
Bayık, PKK'nin gücünü ve mücadele yöntemlerini neye göre şekillendirdiğine dair şunları söyledi: "Şimdi bazıları ‘PKK kimden güç alıyor. Acaba bundan mı güç alıyor, şundan mı güç alıyor’ biçiminde değerlendiriyorlar. PKK kimseden güç almıyor. PKK’nin kendi güç kaynakları var. Kendi felsefesi, ideolojisi, çizgisi, ilke ve ölçüleri var. Bu hareket kendini özgürlüğe adadığı için, bu amaca kilitlendiği için kendisi için sürekli güç yaratıyor. Dahası bu amaca hizmet etmeyen bütün yaşam tarzlarını reddettiği için sürekli kendine güç kaynağı yaratıyor. Mesela sadece olumlu yanlarını esas alarak onların üzerinde hareketi geliştirmiyor, aynı zamanda olumsuzluklarını da olumluluğa çevirerek bu tarzda hareketin hizmetine koyuyor. Dünyada böyle bir felsefeye sahip olan başka bir güç yoktur.
FIRSATI DA İMKANI DA KENDİSİ YARATIR
Bu hareket kendi güç kaynaklarını kendisi yaratıyor. Bu hareketin kendi ilkeleri var. Bunlardan biri tabi eleştiri-özeleştiridir. Bununla sürekli kendini eksik ve hatalardan arındırıyor. Sürekli kendini yenilmez kılıyor, canlı kılıyor. İşte bununla hem başarılarını hem başarısızlıklarını hareketin gelişiminin hizmetine sunuyor. Dünyada bunu yapan yoktur. Ben şimdiye kadar rastlamadım okuduklarımdan. Bu hareket hem olumluluklarıyla hem de olumsuzluklarıyla kendisini güçlendiriyor. Çünkü bu harekette olumsuzluklar onu gidermenin gerekçesidir. Bütün engeller, hatalar, olanaksızlıklar onu gidermenin gerekçesidir. İşte hareketi sürekli geliştiren, canlı kılan budur. Önder Apo hiçbir zaman kimseden bir şey istememiştir. Özgürlük amacı için ne gerekiyor bunu tespit etme ve bunun gereklerini yerine getirmeyi esas almıştır. Hiçbir zaman ‘fırsat doğsun, bazı imkanlar olsun, ben mücadeleyi geliştireyim’ biçiminde bir anlayışı yoktur. Bizzat fırsat ve imkanları kendisinin yaratması söz konusudur.”