HABER MERKEZİ - Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, yaptığı eylemlerle, tüm kadınları Alevilere yönelik soykırıma, bu kapsamda da kadınlara yönelik suçlara karşı birlikte mücadele etmeye çağırdı.
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, HTŞ’nin Suriye’de Alevi kadınlara yönelik saldırılarını birçok kentte yaptığı eylemlerle protesto etti.
WAN
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, HTŞ’nin Suriye’de Alevi kadınlara yönelik saldırılarına dair Wan’ın merkez Rêya Armûşe (İpekyolu) ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda açıklama yaptı. “Suriye’de Alevi soykırımına karşı kadınların yanındayız” şiarıyla yapılan açıklamada, “Suriye’de HTŞ Alevi kadınları soykırıma maruz bırakıyor” yazılı pankart açıldı. Açıklama metnini inisiyatif adına Wan Star Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Meryema Aslan okudu.
‘KADINLARIN BEDENİ SAVAŞ MEYDANI DEĞİLDİR’
“Kadınların bedeni savaş meydanı değildir” denilen açıklamada, her savaşta kadınların bedeninin bir savaş alanına döndüğü belirtildi. Açıklamada, “Kadınların bedensel bütünlüğünü ihlal etmek, sistematik cinsel şiddet, bir tür ele geçirme, aşağılama, işgal ve tahakküm aracı, yer yer de soykırımın önemli bir boyutu haline geliyor. Bu Gazze’de, İsrail’in hapishanelerinde, Filistinli kadınlara yönelik cinsel şiddet olarak tezahür ediyor örneğin. Türkiye’de bir Kürt kadın olan Garibe Gezer’in cinsel saldırı sonrası cezaevinde ölüme sürüklenmesi de böyle bir pratik. Bugün Suriye’de bir süredir Alevilere ve şimdi Dürzilere yapılanlara, tam da bu nedenle, dünyanın ve bu coğrafyanın her yanında kadınlar olarak sessiz kalmamak zorundayız. Suriye’de bugün HTŞ iktidarda. El Kaide’nin Suriye kolunun bir uzantısı, selefi cihatçı bir örgüt olan HTŞ’yi, halk seçmedi. Amerika, İsrail, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, yani küresel ve bölgesel emperyalist güçler seçti. Önce ‘terörist’ dediler, sonra işlerine geldiği şekilde başa geçirdiler, şimdi istediklerinde bombalıyorlar. Mesele her zamanki gibi halkın ne istediği değil, para, kaynak, nüfuz ve güç oldu. Hızla dil değişti, Ebu Muhammed el-Colani’nin adı Ahmet eş-Şara’ya dönüştü. Ama adını değiştirmek, ülkeyi şeriat hukukuyla yönetmek istediği gerçeğini değiştirmedi” ifadeleri kullanıldı.
‘ÖLÜ BEDENLERE DAHİ İŞKENCE EDİLDİ’
Rejimin, kadınların medeni ve eğitim haklarını gasp ettiğine işaret edilen açıklamada, kadın mücadelesi yürütenlerin tutuklandığı, kadın kurumlarının kapatıldığı, kadınların çarşaf giymeye zorlandığı ve kadınların istihdam ve sosyal alanlardan uzak tutulduğu belirtildi. Kadınların rejimin baskılarını kabul etmediğine vurgu yapılan açıklamada, “Bununla beraber, 8 Aralık 2024’ten beri, rejimin ve rejimin yönlendirmesiyle hareket eden cihatçı grupların Alevileri, Dürzileri, Kürtleri, Arap Hristiyanları, Şiileri, Ermenileri ve Süryanileri hedef alan birçok saldırısı oldu. Lazkiye, Tartus, Ceble, Hama ve Humus başta olmak üzere birçok bölgede, binlerce Alevi’nin katledilmesiyle sonuçlanan saldırılar hala devam ediyor. Alevilerin yaşadığı bölgelerde köyler karadan ve havadan bombalandı, evler silahla tarandıktan sonra yakıldı, su kaynaklarına zehirli kimyasallar karıştırıldı, elektrik ve internet bağlantısı kesilerek dünyayla iletişimi koparılan, tüm yollar kapatılarak ablukaya alınan yaşam alanlarında toplu katliamlar gerçekleştirildi, cesetler deniz kıyılarına vurdu, ölü bedenlere dahi işkence edildi” sözlerine yer verildi.
‘12 BİNİ AŞKIN ALEVİ KADIN VE KIZ ÇOCUĞU KAÇIRILDI’
Bir halkı topyekün ortadan kaldırmayı hedefleyen soykırım sürecinin kadınlar açısından bedelinin ağır olduğuna işaret edilen açıklama şöyle devam etti: “12 bini aşkın Alevi kadın ve kız çocuğu kaçırıldı, toplu tecavüze ve cinsel işkenceye maruz bırakıldı, köleleştirildi, zorla evlendirildi, satıldı. Türkiye’nin de desteklediği HTŞ ve yönlendirdiği cihatçılar tarafından! Fidye ödenmesi karşılığında teslim edilecekleri, aksi takdirde satılacakları ya da öldürülecekleri iddiasıyla ailelerine şantaj yapıldı. 27 Haziran 2025 tarihinde Reuters Haber Ajansı’nda yayınlanan haberde, kadın ticareti yapan ve fidye isteyen bu cihatçıların Türkiye’de de şebekelerinin olduğu açıkça belgelendi. Buna seyirci kalınmasından güç bulan çeteler, bugün aynısını Dürzi kadınlara ve çocuklara yapmaya başlıyor. Kaçırılan Alevi kadınların yakınları, fidyelerin İzmir’de ve Mardin’de bulunan kişilere ve şirketlere ait banka hesaplarına gönderildiğini ve Türkiye’de kayıtlı telefon numaralarından kadınlar için bin 500 ila yüz bin dolar aralığında para istendiğini aktarıyor. Bu konuda bir suç duyurusu yapıldığını biliyoruz. Biz de buradan soruyoruz; Bu hesaplar, telefon numaraları kimlere ait?”
‘AKP VE MHP ALEVİ SOYKIRIMI HAKKINDA BİR ŞEY YAPACAK MI?’
AKP ve MHP’ye, “ ‘Devlet başkanı’ statüsüyle, kırmızı halılarda karşıladıkları cihatçıların sürdürdükleri Alevi soykırımı hakkında bir şey yapacak mı? Yoksa bu suça ortak olmaya devam mı edecek? Kadınların ganimet gibi alınıp satılmasına onay mı verecek, fidye isteyenleri mi kollayacak” sorularının yöneltildiği açıklamada, “Türkiye’nin de dahliyle bu suç ilk kez işlenmiyor. Bundan tam 11 yıl önce, 2014’te, IŞİD’in Ezidilere yönelik soykırımı başladığında da 6 binden fazla kadın ve kız çocuğu kaçırılmış, köle pazarlarında satılmıştı. Yine Türkiye’den hesaplar, şebekeler söz konusuydu. Satılan kadınlar Ankara’ya, Antep’e getirilmişti. Yani Türkiye, bu kadın ticareti ağının bir parçası olmuştu. Daha sonra, Afrin işgal edildiğinde, BM raporlarına göre sadece 2018-2021 arasında binin üzerinde kadın Türkiye’nin desteklediği SMO tarafından kaçırıldı, tecavüze uğradı” denildi.
SOYKIRIMA KARŞI MÜCADELEYE ÇAĞIRISI
Bu durumu normalleştirmeyeceklerinin kaydedildiği açıklamada, “İçinde yaşadığımız, haklarımız, hayatlarımız için mücadele ettiğimiz bu ülkenin, kadınların bir mal gibi alınıp satılmasında, köleleştirilmesinde, Alevilere yönelik suçlardaki payına karşı çıkacağız. Çünkü bizim için barış, bu coğrafyada eşit ve özgür bir yaşam kurabilmek demek. Emperyalistlerin ve siyonistlerin siyasi, askeri ve ticari çıkarları için körüklediği bölgesel savaşın, derinleşen sömürünün ve soykırımın karşısında hayatları için direnen Gazzeli, Rojavalı, İranlı, Suriyeli, Alevi, Dürzi, Ermeni, Süryani, Kürt tüm kadınlarla dayanışmaya devam edeceğiz. Tüm kadınları Alevilere yönelik soykırıma, bu kapsamda da kadınlara yönelik suçlara karşı mücadeleyi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.
Açıklama sloganlar eşliğinde son buldu.
RIHA
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi ve Riha Kadın Platformu üyesi kadınlar, Suriye’de Alevi kadınların kaçırılmasına ilişkin Novada Park önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. "Suriye'de HTŞ Alevi kadınları soykırıma maruz bırakıyor susmuyoruz" yazılı pankartın açıldığı açıklamada inisiyatif adına konuşan Mizgin Kurtoğlu, kadınların bedenlerinin savaşlarda hedef olduğunu belirtti. Suriye'deki Alevi kadınlara dönük katliamların korkunç boyutlara ulaştığını ifade eden Mizgin Kurtoğlu, "Türkiye'nin de dahilliğiyle bu suç ilk kez işlenmiyor. Bundan 11 yıl önce Êzidî kadınlara yönelik soykırım başladığında 6 binden fazla kadın ve kız çocuğu kaçırılmış, köle pazarlarında satılmıştı. Yine Türkiye'deki şebekeler söz konusuydu. Satılan kadınlar çocuklar Ankara'ya Antep'e getirilmişti" diye hatırlattı.
"Bizim için barış bu coğrafyada eşit ve özgür bir yaşam demek" diyen Mizgin Kurtoğlu, tüm kadınlarla dayanışmaya devam edeceklerini söyledi.
Açıklama "Alevi kadınlar yalnız değildir" sloganlarıyla son buldu.
HATAY
Hatay'ın Defne ilçesinde Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, HTŞ’nin Suriye’de Alevi kadınlara yönelik saldırılarına dair "Suriye'de Alevi kadınların yanındayız, soykırım ve patriyarkaya karşı isyandayız" sloganıyla Necmi Asfuroğlu Anadolu Lisesi önünde açıklama yaptı. Çok sayıda kadının katıldığı açıklamada basın metnini Hülya Kavuk okudu.
Suriye’de HTŞ ve yönlendirdiği "cihatçı çetelerin" sürdürdüğü Alevi soykırımına karşı kadınların yanında olduklarını için bugün burada eylemde olduklarını ifade eden Hülya Kavuk, kadınların yıllardır; “kadınların bedeni savaş meydanı değildir” dediğini ancak her savaşta ve her iktidar kavgasında kadınların bedeni bir savaş alanına döndüğünü vurguladı. Hülya Kavuk, "Biz bunu normalleştirmeyeceğiz. İçinde yaşadığımız, haklarımız, hayatlarımız için mücadele ettiğimiz bu ülkenin, kadınların bir mal gibi alınıp satılmasında, köleleştirilmesinde, Alevilere yönelik suçlardaki payına karşı çıkacağız. Çünkü bizim için barış, bu coğrafyada eşit ve özgür bir yaşam kurabilmek demek. Emperyalistlerin ve siyonistlerin siyasi, askeri ve ticari çıkarları için körüklediği bölgesel savaşın, derinleşen sömürünün ve soykırımın karşısında hayatları için direnen Gazzeli, Rojavalı, İranlı, Suriyeli, Alevi, Dürzi, Ermeni, Süryani, Kürt tüm kadınlarla dayanışmaya devam edeceğiz. Tüm kadınları Alevilere yönelik soykırıma, bu kapsamda da kadınlara yönelik suçlara karşı mücadeleyi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz" dedi.
İSTANBUL
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, İstanbul Teşvikiye’de bulunan Suriye Arap Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kürdistan ve Türkiye kentlerinde bugün gerçekleşen eylemlerde okunan ortak metinde “Suriye’de HTŞ ve yönlendirdiği cihatçı çetelerin sürdürdüğü Alevi soykırımına karşı kadınların yanındayız, bugün burada eylemdeyiz” açıklaması yapıldı.
Açıklamayı Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’nden Gülyeter Aktepe okudu.
'KADIN DAYANIŞMASI SINIRLARI AŞIYOR’
Çok sayıda kadının katıldığı açıklamada “Suriye’de HTŞ Alevi kadınları soykırıma maruz bırakıyor susmuyoruz” pankartı açılarak “Bi rîhe şoreşa Rojava em ê her derê xwe biparêzin”, “Alevi kadınlar yalnız değildir”, “Kadın dayanışması sınırları aşıyor” dövizleri açıldı.
Açıklamada sık sık “Jin şer naxazın aşitî dixazin”, “Jin jiyan azadî”, “Bijî tekoşina jina”, “Alevi, Dürzi, Kürt, Ezidi kadınlar yalnız değildir” sloganları atıldı.
Metninin okunmasının ardından açıklama sloganlarla son buldu.
MERSİN
Mersin'de de Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, HTŞ’nin Suriye’de Alevi kadınlara yönelik saldırılarına ilişkin "Suriye'de Alevi kadınların yanındayız, soykırım ve patriyarkaya karşı isyandayız" sloganıyla Pozcu GMK Bulvarı'nda açıklama yaptı. Açıklamada “Suriye’de HTŞ Alevi kadınları soykırıma maruz bırakıyor susmuyoruz” pankartı açılırken kadınlar sık sık “Kadınlar savaş istemiyor”, “Jin jiyan azadî”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Alevi kadınlar yalnız değildir“, “Suriye’de katliama hayır” sloganları attı. Çok sayıda kadının katıldığı açıklamada basın metnini Zübeyde Akpınar okudu. Bir halkı topyekün ortadan kaldırmayı hedefleyen soykırım sürecinin kadınlar açısından bedelinin ağır olduğuna dikkat çeken Zübeyde Akpınar, "Bizim için barış bu coğrafyada eşit ve özgür bir yaşam demek" dedi. Zübeyde Akpınar, "Emperyalistlerin ve siyonistlerin siyasi, askeri ve ticari çıkarları için körüklediği bölgesel savaşın, derinleşen sömürünün ve soykırımın karşısında hayatları için direnen Gazzeli, Rojavalı, İranlı, Suriyeli, Alevi, Dürzi, Ermeni, Süryani, Kürt tüm kadınlarla dayanışmaya devam edeceğiz. Tüm kadınları Alevilere yönelik soykırıma, bu kapsamda da kadınlara yönelik suçlara karşı mücadeleyi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz" diye konuştu.
ANKARA
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, Suriye'deki Alevi katliamına karşı Yüksel Caddesi'nde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada “Suriye’de HTŞ, Alevi kadınları soykırıma maruz bırakıyor, susmuyoruz” pankartı, “Dürzi kadınlar yalnız değildir”, “Alevi kadınlar yalnız değildir” ve “Jin, Jiyan’ Azadî” sloganları atıldı. Açıklamada Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi adına konuşan Ece Yılmaz, “Bugün Suriye’de bir süredir Alevilere ve şimdi Dürzilere yapılanlara, tam da bu nedenle, dünyanın ve bu coğrafyanın her yanında kadınlar olarak sessiz kalmamak zorundayız” ifadelerini kullandı.
AMED
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’nin çağrısıyla bir araya gelen Dicle Amed Kadın Platformu (DAKP), Amed’in Yenişehir ilçesinde bulunan AZC Plaza önünde açıklama yaparak HTŞ’nin Suriye’de Alevi kadınlara yönelik saldırılarını protesto etti. Açıklamada “Suriye’de HTŞ Alevi kadınlara soykırıma maruz bırakıyor susmuyoruz” pankartı açılarak “Jin jiyan azadî” sloganı atıldı.
Açıklamayı okuyan DAKP üyesi Çağla Sanay, kadınların savaşlardan gördüğü zararlara dikkat çekerek kadın bedeninin de savaş alanına döndürüldüğünü söyledi. Çağla Sanay, “Bu Gazze’de, İsrail’in hapishanelerinde, Filistinli kadınlara yönelik cinsel şiddet olarak tezahür ediyor örneğin. Türkiye’de bir Kürt kadın olan Garibe Gezer’in cinsel saldırı sonrası cezaevinde ölüme sürüklenmesi de böyle bir pratik. Bugün Suriye’de bir süredir Alevilere ve şimdi Dürzilere yapılanlara, tam da bu nedenle, dünyanın ve bu coğrafyanın her yanında kadınlar olarak sessiz kalmamak zorundayız” diye konuştu.
Türkiye’nin de desteklediği HTŞ’nin 12 bin Alevi kadını kaçırdığını ifade eden Çağla Sanay şunları kaydetti: “İçinde yaşadığımız, haklarımız, hayatlarımız için mücadele ettiğimiz bu ülkenin, kadınların bir mal gibi alınıp satılmasında, köleleştirilmesinde, Alevilere yönelik suçlardaki payına karşı çıkacağız. Çünkü bizim için barış, bu coğrafyada eşit ve özgür bir yaşam kurabilmek demek. Emperyalistlerin ve siyonistlerin siyasi, askeri ve ticari çıkarları için körüklediği bölgesel savaşın, derinleşen sömürünün ve soykırımın karşısında hayatları için direnen Gazzeli, Rojavalı, İranlı, Suriyeli, Alevi, Dürzi, Ermeni, Süryani, Kürt tüm kadınlarla dayanışmaya devam edeceğiz. Tüm kadınları Alevilere yönelik soykırıma, bu kapsamda da kadınlara yönelik suçlara karşı mücadeleyi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz.”
Açıklama sloganların ardından sonlandı.