'Ekonomik büyüme sosyo-ekolojik yıkımın hududunu genişletir'

img

İZMİR - Kapitalist üretimin "ekonomik büyüme" modelini eleştiren Prof. Dr. Aykut Çoban, ekolojik yıkıma, emeğin sömürüsüne, tahakküme neden olan koşulları, iktisadi ilişkileri, siyasal kurumları ortadan kaldırmak gerektiğini ifade etti. 

Kapitalist iktisatçıların ortaya attığı ve ülkelerin sürekli dillendirdiği "büyüme", "sürdürülebilir kalkınma" gibi kavramlarla insanlık bir yandan yoksulluğun bir yandan da ekolojik krizlerin ortasında bırakılıyor. Uluslararası ekonomi kuruluşları ve ülkeler gelecek yıl için büyüme oranlarını açıklamaya başladı. Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun "Avrupa Ekonomik Tahminleri 2024 Sonbahar" raporuna göre, 2025'de Avrupa bölgesi yüzde 1,5 ekonomik büyüme beklerken, Türkiye için bu tahmin yüzde 3,2 oldu. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Aralık ayında yayınladığı Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, 2025'de dünya geneli için yüzde 3,3 ekonomik büyüme beklenirken, ABD'nin yüzde 2,4, Çin'in ise yüzde 4,7 büyümesi tahmin ediliyor. Uluslararası Para Fonu yüzde 3,3, Dünya Bankası, Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu'na göre yüzde 3,6 büyüme beklerken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), küresel ekonominin gelecek yıl yüzde 3 büyüyeceğini öngördü. 
 
Her yıl açıklanan bu ekonomik büyüme yüzdeleri, hem halkların yoksulluğunu hem de doğanın talanını derinleştiriyor. Avrupa ortalamasının iki katında büyüme beklenen Türkiye'de bir çok kentin yüz ölçümünün yüzde 80'inden fazlası maden sahası ilan edilirken, her dereye baraj, Hidroelektrik Santral (HES), her tepeye Rüzgar Enerjisi Santrali (RES), her tarım arazisine Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulmaya devam ediyor. Ekonomik büyüme, yurttaşın tarlasına, ormanına, yaylasına, vadisine çökerek ilerliyor. 
 
 
Prof. Dr. Aykut Çoban, "ekonomik büyüme", "sürdürülebilir kalkınma" ile eko-kırım arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. 
 
Birikim rejimimin dayattığı "sürdürülebilir kalkınma" ve "büyüme" kavramlarının günümüz koşullarında gerçekçi bir karşılığı var mı?
 
 
Büyüme ara ara krizlerle kesintiye uğramakla birlikte sürüyor, ama çevrenin örselenmesi ve toplumsal adaletsizlik yıldan yıla daha çok derinleşiyor. Piyasa ekonomisinde “büyü ya da yok ol” mantığı geçerli olduğu için büyümenin olmadığı bir kapitalizm kriz demektir.
 
İktisadi büyüme, genellikle milli gelirde yüzde üç, dört gibi sayısal artış olarak ölçülür. Kalkınma ise nicelik yanında yoksulluğun azaltılması, eğitim, sağlık hizmetleri gibi niteliksel bir gelişme vaat eder. Azgelişmiş ülkelerde kapitalizme bağlı siyasal iktidarlar, iktisadi olarak büyüdükçe kalkınmayı da sağladıkları hayalini pazarlarlar.
 
Büyüme 1970’lerin başında çevresel olarak sorunlu görülmeye başlandı. Büyümenin kaynakların tükenmesi, çevrenin bozulması sorunları üzerinde duruldu. Sürdürülebilir kalkınma, büyümeyle çevreyi barıştırırken yoksulluğun azaltılması ve benzeri toplumsal adalet sorunlarının da çözüldüğü bir kalkınma modeli olarak önerildi. Sürdürülebilir kalkınma, öncelikle azgelişmiş ülkeler için düşünüldü, ama büyüme, çevre, adalet üçlüsünün birlikte çalıştığı bir model olarak gelişmiş ve azgelişmiş olsun tüm ülkeler tarafından benimsendi. 
 
Büyüme ara ara krizlerle kesintiye uğramakla birlikte sürüyor, ama çevrenin örselenmesi ve toplumsal adaletsizlik yıldan yıla daha çok derinleşiyor. Piyasa ekonomisinde “büyü ya da yok ol” mantığı geçerli olduğu için büyümenin olmadığı bir kapitalizm kriz demektir. İktisadi büyümenin “akmasa da damlar” dedikleri biçimde yoksulların yarasına merhem olacağı, sürdürülebilir kalkınmanın toplumsal adalet ve çevrenin korunmasını sağlayacağı vaatlerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Türkiye’de sosyal yardım alan hane sayısının her yıl yeni rekor kırması, toplumsal yoksulluğun yaygınlığının bir göstergesi. Çocuklar yetersiz beslendikleri için bodur kalıyorlar. Çalışabilir nüfusun dörtte biri işsiz. Meclis’te kabul edilen bütçe, halkın sorunlarını görmezden geliyor, sermayenin beklentilerini karşılıyor. AKP iktidarının kalkınma dediği, içi boş bir söz. Toplumsal gereksinimleri karşılayacak üretimle, halkın refahını artıracak yatırımlarla ilgisi yok. Yalnızca sermayenin semirmesine yönelik işler, örneğin yolcu garantili havalimanı, araç geçme garantili yol, elektrik alım garantili enerji santrali… Bunların her biri de ağır ekolojik yıkım yaratıyor. AKP’nin 22 yıllık iktidarında sürdürülen ekonomi politikalarının sonucu olarak ekolojik yıkım, yaşamı yok eden bir boyut kazandı.        
 
Pratiğin sınamasından geçemeyen politik yaklaşımların geçerliliği yoktur. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hiçbirinin gerçekleşmemesinin yarattığı düş kırıklığı, benzer çerçeveye sahip yeşil ekonomi, döngüsel ekonomi, yeşil yeni düzen ya da yeşil mutabakat gibi fiyakalı yeni politika isimleriyle giderilmeye çalışılıyor. Bunlar da halkların ekolojik ve toplumsal sorunlarına çözüm getiremez. Çünkü hepsi de sermayenin ucuz doğa olarak hammadde ve enerjiyle ilgili beklentilerini karşılamaya adanmış modeller.  Sermaye bu modellerle kendi çıkarlarını gerçekleştirirken o politikaları herkesin çıkarını, toplumsal adaleti ve çevreyi gözetiyormuş gibi sunuyor. Sermaye dışındaki kesimlerde yaratılan iyimser beklentinin gerçeklikte toplumsal düş kırıklığıyla sonuçlanması, bu politika yaklaşımlarının tam da sermayenin çıkarını sağlamak için oluşturulmuş olmalarının doğal sonucu.   
 
Kapitalist büyümenin ekolojik yıkıma etkisi nedir?
 
Kapitalist büyüme ülkede mal ve hizmet üretiminde artış olarak ele alındığına göre, hangi üretimde büyüme olduğu, hangi doğa varlıklarının kullanıldığı, üretimle toplumsal gereksinim arasındaki bağlar, yaratılan ekolojik ve toplumsal yıkımın eşitsiz dağıtılması, büyümeden yarar sağlayan sermaye sınıfları gibi öğeleri göz ardı etmemeliyiz. Kaz Dağları'nda altın, Gabar Dağı'nda petrol çıkartılması, Dikmece köyünde zeytinliklerin sökülüp TOKİ yapılması, İkizköy-Akbelen’de kömür madenciliği, Kuzey Ormanları'nın içine İstanbul Havalimanı, rüzgar, güneş, jeotermal enerji santralleri ve benzerleri, halka, ülkenin iktisadi büyümesi ve kalkınma olarak pazarlanır. Diyeceğim, büyüme-ekolojik yıkım ilişkisini, "ülke ekonomisi olarak büyüme'nin" büyüsünden sıyırıp kapitalist sömürü, tahakküm, sömürge ilişkileriyle birlikte düşünmeliyiz. Ekolojik yıkım halkın üstüne yıkılır, büyümenin getirisine sermaye ve iktidar sahipleri el koyar. Büyümenin kazananları olan sermaye ve iktidar sahipleri, ekolojik yıkımın etkilerinden kurtulma olanaklarını satın alma gücüne sahiptir. Buna karşılık, büyüme pastasından aldıkları dilim yıldan yıla daha da azalan emekçi sınıflar ve ezilen kesimler, ekolojik yıkıma da maruz bırakılır. Büyümenin sürdürülmesi için gerekli hammadde ve enerji kaynakları için sömürgecilik ve emperyalist savaşlar, sosyo-ekolojik yıkımın ölümcül hudutlarını genişletir. Sömürgeci ve emperyalist devletler de arkalarında bıraktıkları ekolojik yıkımdan etkilenmez. 
 
Kapitalist iktisadi etkinliklerin ekolojik yıkım olarak sonuçları yerel, bölgesel, küresel ölçeklerde, mekan, zaman ve etkilenenler bakımından farklılaşır. Afşin-Elbistan enerji santralinde yakılan kömür, santralde çalışan işçiler, çevrede oturan işçi aileleri, tarımla uğraşan köylüler, bölgesel olarak hava kirliliği ve asit yağmuru biçiminde insanlar dahil canlı yaşamı için ve sera etkisi biçiminde küresel ölçekte iklim değişikliği etkileri olarak ekolojik yıkım yaratır. Bu örnekte olduğu gibi, ekolojik yıkımı, yalnızca insanlar, yalnızca canlılar, yalnızca karbon döngüsü gibi ekolojik döngüler üzerindeki sonuçlar olarak kavramak yerine bunların bütünü olarak anlayabiliriz. 
 
Ekonomik büyümenin sınırları ile ekolojik sınırlar arasındaki ilişkiye nasıl bakmak gerekiyor. Büyümenin sınırı nerede bitmeli? 
 
 
Sonuçta, sonsuz büyüme arayışındaki kapitalizmin sonlu doğayla ilişkisi yaşam için tehdide dönüşür. Kapitalizmde bu döngüden çıkılması olanaksız.
 
Sınır, bir ilişkidir. Hamsi için ekolojik sınırla kırlangıç için ekolojik sınır farklıdır, biri suyun dışında öbürü suda yaşayamaz. İnsan yaşamının mümkün olmadığı yükseklik, hava koşulları gibi biyofiziksel sınırlar da var. Dünyadaki petrol kaynakları sonlu olduğuna göre, petrol elde etmenin bir sınırı var. Atmosferdeki karbondioksit yoğunluğundaki artışın sürmesinin iklimin şiddetli biçimde değişmesine yol açtığını bildiğimize göre burada da bir sınır görürüz. Sınırların soruna dönüşüp dönüşmemesi tarihseldir, toplumsal ilişkilere, üretim tarzına bağlıdır. Petrolü enerji kaynağı olarak kullanmamış toplumlarda petrolle ilgili bir doğal sınır yoktur. Petrol orada da fiziksel olarak sonu olun bir maddedir, ama toplumsal yaşam için sınırı, onunla kurulan ilişkide biçimlenir. Kapitalist büyümenin sınırları, kapitalist üretim tarzının işleyiş yasalarının yaşamın yasalarıyla çelişkisinin sonucudur. Kapitalist büyüme, toplumsal gereksinimlerin karşılanması ilkesini değil sermaye birikiminin sürekliliğini gözetir. Toplumsal olarak gerekmediği halde altın madeni işletilir, elektrik üretimi fazlası varken yeni enerji santrali açılır. Toplu taşımaya değil, sermaye için kârlı olduğu için özel otomobile yatırım yapılır. Sonuçta, sonsuz büyüme arayışındaki kapitalizmin sonlu doğayla ilişkisi yaşam için tehdide dönüşür. Kapitalizmde bu döngüden çıkılması olanaksız. 
 
Geçerli hakim anlayış, büyüme ve küreselleşmeyle sorunların çözüleceği kabulüne dayanıyor. Sizce de bu böyle mi? Yoksa başka bir seçenek var mı?
 
 
Elbette insanlık seçeneksiz değil. Hatta bir seçme değil de bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bu denli yoksulluk, yolsuzluk, tahakküm, baskı, ekolojik yıkım koşullarının cenderesinden çıkma zorunluluğu. Sermaye iktidarını sona erdirecek toplumsal mücadele zorunluluğu var.
 
Önceki sorularda da konuştuğumuz üzere, daha çok büyüyerek, kapitalist ilişkiler olarak iktisadi büyümeyi küreselleştirerek sömürülen ve ezilen halkların sorunları çözülmez. Tam tersine daha da ağırlaşır. Ama açmaz, yalnızca büyüme kavramıyla anlaşılmaz. Öyle yapılırsa, büyümenin tersi olarak büyümeme sorun çözen bir anahtarmış gibi sunulur. Büyümeyi, liberal yaklaşımlarda olduğu gibi olumlu bir mite ya da küçülme yaklaşımlarında olduğu gibi olumsuz bir mite dönüştürmekten uzak durulmalı bence. Kimi görüşlerde, kapitalizmde iktisadi etkinliklerde küçülmenin mümkün olduğunu savunulur. Bana sorarsanız kapitalist sınıfsal ilişkiler, sermaye birikimi yapıları, sömürü mekanizmaları varlığını korurken sermayenin aleyhine küçülme koşulları da bulunmaz. Kaldı ki, emekçi, yoksul halkların toplumsal-ekolojik sorunlarının çözümü için onların gereksinimlerini karşılayacak üretim etkinliklerinin artırılması gerekir. Elbette insanlık seçeneksiz değil. Hatta bir seçme değil de bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bu denli yoksulluk, yolsuzluk, tahakküm, baskı, ekolojik yıkım koşullarının cenderesinden çıkma zorunluluğu. Sermaye iktidarını sona erdirecek toplumsal mücadele zorunluluğu var.
 
Eko-kırımın durması için nasıl bir anlayış gerekli?
 
Bir anlayıştan daha fazlası gerekli. Sorunumuz düşünce, yaklaşım, anlayış eksikliği değil bence. Maddi yapıları değiştirmek. Ekolojik yıkıma, emeğin sömürüsüne, tahakküme neden olan koşulları, maddi yapıları, iktisadi ilişkileri, siyasal kurumları ortadan kaldırmak. Toplumsal gereksinimleri karşılayan üretimle insan-olmayan varlıklara özen gösterme ilkesine bağlı ekolojik rasyonalite arasında denge kuran ilişkileri yaşama geçiren bir düzen kurmak. Yapmamız gereken bu bence. 
 
ÇOBAN KİMDİR?
 
Çoban, "İklim Krizi Nasıl Çözülür? Kapitalist ve Ekososyalist Çözüm Stratejileri", "Çevre Politikası: Ekolojik Sorunlar ve Kuram", "Ekolojik İhtilaflar ve Kapitalizm" ve "Yerel Yönetim, Kent ve Ekoloji: Can Hamamcı'ya Armağan" kitaplarının yazarı. Çoban, 2017'de ihraç edilen kadar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Kent, Çevre ve Yerel Yönetim Politikaları Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. 
 
MA / Tolga Güney
 

Diğer başlıklar

23/01/2025
13:02 HDP’li eşbaşkan tahliye edildi
12:59 Şahin Öner'i zırhlı araçla ezen polise 'taksirden ceza' istemi
12:47 Irak'ta ‘Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’ kuruldu
12:39 Beşiktaş Belediye Meclisi başkanvekilini seçecek
12:38 DEM Parti: Kartalkaya’daki katliamın sorumluları cezalandırılmalı
12:34 Özerk Yönetim’den ‘Hol Kampı’ açıklaması
12:30 İzmir'de bir kadın katledildi
11:47 Mêrdîn'de 2 haftada 5 sağlıkçı şiddete uğradı
11:44 Kadıköy’de gözaltına alınandan 35’i serbest bırakıldı
11:42 Ekonomiye güven azaldı
11:08 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
10:50 Adalet Bakanlığı: Yangında 78 kişi hayatını kaybetti
10:40 DBP'den 'mücadele hattı' bildirgesi
10:34 Gazete dağıtımcısı Aslan’a 10 ay hapis cezası
10:13 Los Angeles'ta yeni yangın: 30 bin kişi için tahliye emri
10:12 Evli olduğu erkekten şiddet gören kadın beyin kanaması geçirdi
09:40 Kadıköylüler 'çözüm' tartışmaları hakkında ne diyor?
09:38 Abonman ve ücretsiz ulaşım kartı iptaline tepki
09:36 HDK'den muhalefete: Özgürlük alanlarımızı kendimiz inşa edelim
09:29 Gardiyanların kaburga ve dişlerini kırdığı tutsağın durumu kötüleşiyor
09:28 'AKP dilini ve pratiğini sürece denk hale getirmeli'
09:24 Onlarca yasa değişikliği: Afet mi, denetimsizlik mi?
09:17 Gazeteci meslek örgütleri: Bu bir korku iklimidir
09:13 Türkiye AİHM’in verdiği ‘Tanış ve Deniz’ kararını uygulamıyor
09:11 'Hak ihlalleri İmralı’daki tecritten bağımsız değil'
09:04 Gazeteci Cihan: Tişrîn'de uluslararası sözleşmeler, savaş hukuku hiçe sayılıyor
09:03 İHD'li Güldane Kılıç: Tecrit kalkmalı, müzakere yolu açılmalı
09:01 23 OCAK 2025 GÜNDEMİ
22/01/2025
23:54 Tişrîn saldırısında bir yurttaş katledildi
23:32 Slovenya'da maden göçüğü: 3 kişi hayatını kaybetti
23:20 Grand Kartal Otel'in ön hasar tespit raporu tamamlandı
22:29 Bolu Belediye Başkanı Özcan: Denetleme yetkisi bakanlığın sorumluluğunda
22:02 79 kişiye mezar olan otel hakkında yıkım kararı
21:59 BBP'den Suriye’ye ziyaret
21:41 Hakan Fidan, ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı ile görüştü
21:38 Türkiye’de 24 yılda facialarda 54 bin kişi öldü, tek istifa yok!
21:33 Yönetmen Kazım Öz serbest bırakıldı
21:06 Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, yaptırımların kaldırılmasını istedi
20:52 MGK'de 'Kırmızı Kitap' değişikliği
20:32 Grand Kartal’da inceleme yaptılar: Denetimsizlik ve ihmaller zinciri var
20:26 BM önünde Tişrîn’de sivillere saldırılara tepki
20:15 Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri: İnsanı değil rantı esas alan uygulamalar can alıyor
20:04 Tişrîn’de Al El Beyt Birliği Başkanı Ednan Ilêwî de yaralandı
19:59 KHK eylemi 315’inci haftasında: Mücadeleye devam edeceğiz
19:57 Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar Almanya’da protesto edildi
19:53 Trump’tan Putin’e 'Ukrayna savaşını durdur' çağrısı
19:42 Tişrîn için Bavê Teyar’ın son sözleri ile seslendiler: Ölümden korkmuyoruz
19:34 Grand Kartal Otel’de hayatını kaybedenlerin sayısı 79’a yükseldi
19:32 Macron ve Scholz’dan Trump’a karşı güçlü Avrupa çağrısı
19:16 Pexşan Ezîzî'nin avukatı: İdam cezası durduruldu
19:10 Sağlık Bakanlığı: 12 yaralının tedavisi sürüyor
19:02 ESP'ye yönelik saldırı protesto edildi: En az 40 gözaltı
18:53 Fransa’daki ‘Uzun Yürüyüş’ 2’nci gününde
18:39 Esediyê köyü ağır silahlarla bombalanıyor
18:36 İfadeye çağrılan yönetmen Öz kelepçeyle adliyeye götürüldü
18:19 Sinan Ateş cinayetinde 22 isim hakkında takipsizlik kararı
18:17 Yangın soruşturmasında gözaltı sayısı 11’e yükseldi
17:46 Türkiye, Tişrîn Barajı’nda halka saldırdı
17:39 Haber-Sen: Gazetecilere baskı halkın haber alma hakkına saldırıdır
17:26 Tişrîn Barajı saldırısında yaralanan genç kadın hayatını kaybetti
17:10 İmralı Heyeti yarın açıklama yapacak
17:08 Üsküdar'da işçilerin kaldığı konteynerde yangın çıktı
16:33 İmralı Heyeti döndü: Görüşme 4 saat sürdü
16:10 Gözaltındaki gazeteciden mesaj
16:03 Amed'de ‘Adettendir, Üretiyoruz' projesi
15:32 Wan Tarım Platformu kuruldu
15:25 'Dema tu çûyî' kitabı için imza etkinliği
14:51 Tutsak Çelebi’nin tahliyesi bir kez daha engellendi
14:21 Rojhilat'ta idamlara karşı genel grev
14:19 Dêrsim ve Adana'da gözaltı protestosu
13:54 İHD'den Rojin Kabaiş açıklaması: Rapor eksik, sorular yanıtsız
13:52 Bakan Tunç’a soru: Ağız içi arama dayatmasının yasal dayanağı nedir?
13:48 ESP, SKM ve SGDF üyesi 40 kişi gözaltında
13:39 Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani'den Kürtlere çağrı
13:27 Kadınlar: Kayyım gasptır, meşru değildir
13:25 Şahin Öner davası: Katleden polis tali, katledilen kişi asli kusurlu!
13:24 Sakarya'da iş cinayeti
13:22 İmralı'da 144 ihlal tespit edildi
13:01 Önce el konuldu 37 gün sonra da toplatma kararı çıkarıldı
12:40 Eski belediye meclis üyesine ceza talebi
12:06 Otel yangınında ölenlerden 45'inin kimliği belli oldu
11:48 Haber-Sen'den 'sefalet' zammına tepki
11:35 Duran Kalkan: Ciddiyseniz pratik adım atın
11:32 Zırhlı araçla ezilen genç: Darp edildim, doktor muayene etmedi
10:52 DEM Parti heyeti İmralı'ya gitti
10:30 Gazeteci Eylem Babayiğit gözaltına alındı
10:29 Kayyımın işten çıkardığı işçiler: Hakkımızı alana kadar direneceğiz
10:23 Gavgas'ta asker gözetiminde maden talanı
09:43 İhlalleri yazdığı mektup ‘devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak’ sayıldı!
09:41 Gazeteciler ve meslek örgütlerine 'seçici dayanışma' tepkisi
09:40 Filistinli kadın 'rehin' alınan bebeğine kavuştu
09:39 İktidarın kadını eve hapsetme hedefi: 'Aile Yılı'
09:34 Kürt sorunu tartışmalarına ‘kayıp yakınları’ ne diyor?
09:27 Karanlık hücrelerden karanlık bir dönemi aydınlatıyor
09:26 Av. Mızrak: Yaşam hakkını ihlal eden saldırılar durdurulmalı
09:16 90 gündür direnen kadın işçi: Kazanana kadar buradayım
09:11 Tutsak yakınları: Sorun masada çözülür
09:10 Raphaëlle Primet: Kürt sorununun çözümünde Öcalan vazgeçilmezdir
09:09 Belediyelere kaynak kesintisi en çok işçiyi etkiledi
09:06 Gazeteci Köylüoğlu: 2 isim yeni hükümetin kurulmasını kilitliyor
09:05 Muhasebecilikten Tezhip Sanatı’na
09:04 Mesajlarda ortaya çıktı: MR'a doktorsuz götürülen entübe hasta öldü
09:00 22 OCAK 2025 GÜNDEMİ
08:55 Irak ‘Kişisel Statü Yasası’nda değişikliği onayladı
08:53 DEM Parti heyeti bugün İmralı'ya gidecek
08:33 2 haftada 240 gözaltı
08:32 Meteoroloji’den sağanak ve kar uyarısı
07:51 Polis zırhlı araçla çarptığı gence şiddet uyguladı
21/01/2025
22:07 Yangın faciasında ölü sayısı 76’ya çıktı, 9 gözaltı
21:54 İsrail Genelkurmay Başkanı istifa etti
21:42 Tahliye olan gazeteci Süleyman Ahmet yaşadıklarını anlattı
21:02 Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ tutuklandı
20:44 ABD’nin dış yardımları 90 gün askıya alındı
20:30 Türkiye ile İsveç’ten ‘Güvenlik Mekanizması’ toplantısı
19:31 Kabine sonrası Erdoğan’dan açıklama
19:01 Morg doldu, cenazeler soğuk hava deposuna konuldu
18:52 Aysel Tuğluk’a 3 yıl ceza
18:31 Kobanê’de özsavunma taburu kuruldu
18:21 Özdağ hakkında tutuklama talebi
18:18 26 gün sürecek ‘Uzun Yürüyüş’ başladı
18:03 Özerk Yönetim'den Tişrîn’deki saldırıya tepki
17:54 Kayyım işçileri ‘zorunlu izne’ gönderdi
17:45 ‘Burhan’ın Kitabı’ hakkında toplatma kararı
17:40 ‘Bavê Teyar'ın ruhuyla toprağımızı koruyacağız’
17:16 Gazetecilerin tutukluluğuna devam kararı
17:01 Ümit Özdağ için savcının kararı bekleniyor
17:00 Wan'da Tişrîn Barajı'nda sivillerin katledilmesi protesto edildi
16:58 Otel yangını faciasında 4 gözaltı
16:54 Ege ormanlarına mermer ocağı işgali
16:20 Strasbourg’taki Özgürlük Nöbeti 657’nci haftasında
16:12 Onbinler Tişrîn’de katledilenleri son yolculuğuna uğurladı
16:10 AKP'nin seçim malzemesi yaptığı yol ‘güvenlik’ gerekçesiyle kapatıldı
15:55 Rojhilatlı tutsaklardan greve katılım çağrısı
15:44 QSD'nin DAİŞ’e karşı mücadelede 2024 bilançosu
15:30 Evrensel Gazetesi davası dosyanın incelenmesi için ertelendi
15:19 Bask ve Katalan seçilmişlerden Avrupa Konseyi’ne Abdullah Öcalan mektubu
15:18 Yangında ölü sayısı 66'ya çıktı
15:16 İHD'den Suriye çağrısı: Sivil katliamları önleyecek mekanizma kurulsun
14:51 Türkiye zeytin fabrikasını bombaladı
14:39 Bavê Teyar’ın tutsak kızından mesaj
14:23 Tişrîn’e saldırı: 2 kişi katledildi, 20 kişi yaralandı
13:42 Özdağ hakkındaki soruşturma genişletildi
13:31 Akdeniz’de kayyım protestosunda mücadeleyi yükseltme çağrısı
13:26 Kürt Edebiyatçılar Derneği 'korsan' baskını savcıya soracak
12:54 DEM Parti binasına saldıran Gün hakkında yakalama kararı
12:05 Bilirkişi heyeti oluşturuldu: Yangın merdiveni yoktu
12:01 AKP'li vekil belediye kapısını kırıp toplantı aldı
11:57 DBP Kadın Meclisi: Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmalı
11:43 Yıldız Dağı'ndaki bir otelde patlama
11:42 Kayyımın işten çıkardığı işçi sayısı 236’ya yükseldi