Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Savaş bütçesiyle militarizm kuşatılıyor 2025-12-17 20:20:08 ANKARA/ESKİŞEHİR - Eşit bütçe talebiyle açıklama yapan Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, "Savaş ekonomisi, doğrudan kadınların hayatlarını daraltan bir politik tercihtir" dedi. Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, Meclis'te devam eden 2026 yılı bütçe görüşmelerine ilişkin Ankara ve Eskişehir'de basın açıklaması gerçekleştirdi.   ANKARA   "Eşit bütçe" talebiyle Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen açıklamaya çok sayıda kadın katıldı. Açıklamada "Kadınlar barış diyor yaşam bütçesi diyor" pankartı açılırken sık sık  "Aileye değil kadınlara bütçe", "Savaşa değil eğitime bütçe", “Jin jiyan azadî”, "Jin şer naxwazin aşitiyê dixwazin" sloganları atıldı.   İnisiyatif adına açıklama yapan Hazal Battaloğlu, bütçeden savunma harcamalarına ayrılan paya dikkat çekerek, iktidarın hazırladığı bütçe ile savaş politikalarını sürdüreceğine işaret etti. Hazal Battaloğlu, "Savunma sanayii 2002’de 5 milyar dolardan bugün 65 milyar dolarlık bir endüstriye dönüştü. Her tank, her SİHA, her 'yerli üretim' açıklaması kadınların yaşamlarından çalınan bir paydır. Savaş ekonomisi, doğrudan kadınların hayatlarını daraltan bir politik tercihtir" dedi.   'DOĞAYA SAVAŞ AÇILDI'   Ayrıca diğer bakanlıklara ayrılan bütçeler ile de "güvenlik" adı altında doğaya savaş açıldığını vurgulayan Hazal Battaloğlu, “Bir yandan halkın yaşam alanları talan edilirken, ekolojik tahribat yoluyla toplumsal hafıza bir kez daha silinmek isteniyor. Diğer yandan denetlenebilir, izlenebilir ve kontrol edilebilir yeni mekânlar yaratılıyor. Suya adil erişimin engellenmesi, suyun metalaştırılmasına ve siyasi sınırlarla kısıtlanması; beraberinde suyun bir savaş aracı olarak da kullanılmasının en önemli göstergesi” dedi.   'MADDE BAĞIMLILIĞINA BÜTÇE AYRILMADI'   Hazal Battaloğlu, madde bağımlılığının ortaokula kadar inmesine rağmen Eğitim Bakanlığı'nın buna dair bütçe ayırmadığına dikkat çekerek, "Bütçenin yarısından fazlasının savaşa ayrılması, eğitimin maliyetini her yıl artırıyor. Servis, ulaşım, yemek, materyal, barınma ve harç giderleri yükseldikçe yoksul haneler bu yükü taşıyamıyor. Patriyarkal normlar nedeniyle aileler ilk olarak kız çocuklarının eğitiminden vazgeçiyor. Böylece savaş ekonomisinin kız çocukları üzerindeki etkisi çok daha derinleşiyor; okullaşma oranları düşüyor, kız çocukları erken yaşta iş gücüne itiliyor, nitelikli işgücünden dışlanıyor ve yoksulluk kuşaklar boyunca aktarılıyor" diye belirtti.   Hazal Battaloğlu, savaş ve yıkım politikalarına karşı barış mücadelesini yükselteceklerini dile getirerek konuşmasını şöyle tamamladı: "Bu bütçeyi hazırlayanlar barışı nasıl öngörüyor? Barışı nasıl tarif ediyor; hangi toplumsal bedeli 'normal', hangi yoksulluğu 'kader', hangi şiddeti 'kaçınılmaz' görüyor? Siyasi iktidarın içeride ve dışarıda güvenlikçi politikalarından vazgeçmesi için dayanışmamızı büyütecek, barış mücadelemizi güçlendireceğiz. Savaş, yıkım ve rant üzerine kurulu bu bütçeyi tanımıyoruz!"   Açıklama, slogan ve zılgıtlarla sonlandı.   ESKİŞEHİR   Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi üyeleri, Kanatlı AVM önünde bir araya gelerek açıklama yaptı. “İnadına barış inadına eşitlik”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganlarının atıldığı açıklamada, “Savaşa ranta değil kadınlara ve yaşama bütçe” ve “Bu bütçeyi tanımıyoruz yaşam için direniyoruz” dövizleri taşındı.   İnisiyatif üyesi Zeynep Nilgün Salmaner, yaptığı açıklamada savaşa ayrılan bütçenin toplam bütçedeki oranının yüzde 11 olduğuna dikkat çekti. Zeynep Nilgün Salmaner, “Bölgede artan gerilimlerin, sermayedarların ve devletlerin uluslararası rekabetinin içerisinde Türkiye’nin 'güvenliğe' ayırdığı bütçe, iktidarın yaşamlarımız pahasına kendi çıkarlarını nasıl öncelediğini gösteriyor. Kürt halkına karşı yürütülen savaş on yıllardır hayatlarımızı şiddet, ırkçılık, militarizm ile kuşatmışken, savaşa ayrılan bütçenin artması AKP’nin dünden farksız biçimde savaş politikalarını sürdüreceğine işaret. Bu tablo, kadınlar açısından yalnızca ekonomik değil; militarizm, savaş ve patriyarka bileşiminde kadın yoksulluğunun, erkek şiddetinin, bilhassa kadınlara yönelik savaş suçlarının süreceğine dair bir görünüm” dedi.   ‘SAVAŞ MALİYETİ HALKTAN GİZLENİYOR’   Türkiye’nin Efrîn ve Îdlib’e aktardığı paranın farklı kurumlarda çeşitli kalemler olarak yazıldığı ve bununla savaş maliyetlerinin halktan gizlendiğini vurgulayan Zeynep Nilgün Salmaner, “Bütçe görüşmelerinin hemen öncesi, Irak tezkeresine Meclisten onay çıkması ve bütçede savaşa ayrılan miktar beraber düşünüldüğünde, savaş endüstrisinin başını tutanlar zenginleşirken; bölge halklarına reva görülenin yoksullaşma, şiddet ve geleceksizlik olduğu çok açık. Bizler buna sessiz kalmıyoruz. Dışişleri Bakanlığının bütçe teklifinde Afganistan ve Suriye’ye dair destek hedefleri de yer alıyor. Afganistan’da Taliban, Suriye’de HTŞ; her iki yapının da ortak özelliği kadınları yok sayması ve köleleştirmesi…Sınırları aşan kadın dayanışmamızla bir kez daha halkları, kadınları hedef alan bu saldırgan politikaların tam karşısında duruyoruz” diye konuştu.   ‘MİLATİRİZM MERKEZE ALINIYOR’   İktidarın 2024–2025’i “Aile Yılı” ilan etmesini sosyal politikanın hak temelli bir genişlemesi değil; kadınların bireysel haklarının aileci bir ideolojiyle gölgelenmesi anlamına geldiğini ifade eden Zeynep Nilgün Salmaner, şunları söyledi: “Cuma hutbelerinde kadınların yaşam hakkını, miras hakkını ve beden bütünlüğünü hedef alan fetvalar okunurken, Diyanet’in 2026 yılı için teklif edilen bütçesi 174 milyar 300 milyon TL’ye çıkarılmış. Bu rakamlar, devletin kadınları güçlendirmeyi değil aileyi, dini kurumları ve militarizmi merkezine aldığını; kadınların yaşamlarının ‘kutsal ailenin güçlendirilmesi’ söylemiyle çembere alındığının, savaş bütçesi ile kapitalizm-militarizm-erkek ve devlet şiddeti ile nasıl kuşatıldığının göstergesi.”   Açıklama sloganlarla sonlandı.