Sûr'da göçertilenler: Yaşam alanlarımızı geri istiyoruz 2025-07-27 09:12:26 AMED - Sokağa çıkma yasakları döneminde evleri yıktırılarak Sûr'dan göçertilen 70 yaşındaki Hüseyin Sesigüzel, "Dilimizi, evimizi, yaşam alanlarımızı istiyoruz" dedi.  Amed'in tarihi Sûr ilçesinde 2015'in Aralık ayında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 10 yıl geçti. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Sûr ilçesi, o dönem aralarında tarihi kilise, cami ve konağında yer aldığı 4 bine yakın bina yıkıldı. Yasakların ilan edildiği Cevat Paşa, Dabanoğlu, Fatihpaşa, Hasırlı, Savaş ve Cemal Yılmaz mahallelerinde yaşanan çatışma ve yıkım sonrası halk göçertildi. Uzun bir süre yasak nedeniyle girilemeyen Sûr, sonrasında restorasyon adı altında da tarihi dokusu bozuldu. Yıkılan yerlere tek tip cezaevi mimarisine benzeyen ev iş yerleri yapıldı.   Bazı bölgeler de ise yıkık halde duruyor. Her ne kadar inşaat alanlarına konulan ve sözleşme bilgilerini içeren tabelaların birçoğunda, "bitiş tarihi" olarak 2020, 2021 ya da 2022 olarak yazılsa da hala bir ilerleme kaydedilmemiş durumda. Göç etmek zorunda kalan Sûrlu aileler ise evleri için ödenen düşük kamulaştırılma bedelleriyle sokakta bırakıldı. Devlet tarafından evleri yıkılan yurttaşlara, ya evlerinin yerine düşük miktarda bir ücret ya da farklı kentlerde inşa edilen TOKİ konutları ya da evlerinin yerine yapılacak konutlara yüksek miktarda borçlandırılarak yerleşme seçeneği sunuldu.    Yıkımdan dolayı göç etmek zorunda kalan aileler ise hala evlerine dönecekleri günü bekliyor. Devletin kendisine sunduğu seçenekleri kabul etmeyenlerden biri de Sesigüzel ailesi. Evlerinin yıkılmasıyla birlikte Yenişehir ilçesine bağlı Şehitlik Mahallesi'ne taşınan 70 yaşındaki Hüseyin Sesigüzel, hala Sûr'a gelerek, geçmişi anıyor.    'BURAYA GELİNCE NEFES ALABİLİYORUM'   Amed'in sıcaklarına rağmen Sûr'a sürekli giden Sesigüzel, "Savaş bittiğinden beri buraya gelip gidiyorum. Buraya gelince kendimi iyi hissediyorum, nefes alabiliyorum" dedi.  Devletin evlerini yıktığını kaydeden Sesigüzel, "Her yeri yıkıp dümdüz ettiler. Mecburen çıkıp gittik. Önceden Sûr çok güzeldi. Evlerimiz dükkanlarımız vardı. Şimdi yeni yerler yapmışlar, ama her yer harabe gibi" ifadelerini kullandı.    'YAŞAM ALANLARIMIZI İSTİYORUZ'   Evlerine dönecekleri günü beklediklerini söyleyen Sesigüzel, "Evimizi yıktıktan sonra bize biraz para vermeye çalıştılar, ama almadık. TOKİ vermek istediler biz 'Almayacağız' dedik. Biz evimizi istiyoruz. Evimizi geri vermediler. Şu an yaşadığımız katlı binalarda duramıyoruz. Burada evimizi geri istiyoruz, geri dönmek istiyoruz. Yeni evler yaptılar burada ama beş para etmiyor. Eserlik evlerimiz yıktılar yerlerine bunları yaptı. Hepsi sahte. Katrilyonlar verseler değişmezdik. Şimdi burada birinin kapısını çalsan bir bardak su vermez. Burada çok güzel komşuluklarımız vardı. Şimdi hiçbir şey yok. Dilimizi, evimizi, yaşam alanlarımızı istiyoruz. Başka bir isteğimiz yok" diye konuştu.    'ADALET İSTİYORUZ'   Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne dair düşüncelerini de ifade eden Sesigüzel "Burada çok fazla insan katledildi. Her yerde kurşun izleri hala duruyor. Adalet yok, adalet nerde? Devletin yaklaşımı değişmediği sürece, böyle olacak. Barışın yolları var yeter ki adım atsınlar. Cezaevlerindeki tutsakların hepsi şimdiye kadar serbest bırakılmış olması gerekirdi. Sözlerini yerine getirmiyorlar" diye belirtti.