Tahliyesi ertelenen Arkaş için açıklama: Keyfi kurul kararlarıyla süreç yönetilebilir mi? 2025-06-24 12:10:48 İSTANBUL- Tahliyesi ertelenen Çetin Arkaş’a dair yapılan toplantıda konuşan avukatı Rezan Sarıca, bu politikanın sürece aykırı olduğunu belirterek, “İnşa edilmesi düşünülen kardeşlik hukuku bu kararlarla nasıl inşa edilecek” diye sordu. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 33 yılı aşkın süredir cezaevinde tutulan Çetin Arkaş’ın tahliyesinin İdare ve Gözlem Kurulu tarafından engellenmesine ilişkin Beyoğlu'nda bulunan dernek binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. “İşkence insanlık suçudur” pankartının açıldığı toplantıda, basın metnini ÖHD Hapishane Komisyonu üyesi Berivan Bekçi okudu.   Çetin Arkaş'ın 1992 yılından beri tutsak olduğunu belirten Berivan Bekçi, Arkaş'ın 26 Aralık 2015 tarihinden beri Marmara Kapalı Cezaevi’nde müebbet hapis hükümlüsü statüsünde bulunduğunu ifade etti. Berivan Bekçi, Arkaş'ın 16 Haziran'da tahliye edilmesi gerektiğini belirterek, "Sayın Çetin Arkaş'ın yeniden hukuk dışı bir karar ile özgürlüğü gasp edilmiştir. Henüz itiraz süreçleri devam eden bu kararın derhal kaldırılması gerekmektedir. Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu, özetle 16 Haziran 2025 tarihinde aldığı ancak bir sonraki gün tebliğ ettiği kararında; Sayın Arkaş’ın iyi halli olduğunu, değerlendirme puanının 41,5 olduğunu tespit etmiş fakat ‘görüşmeye gelmediği’, ‘buna yönelik talepte bulunmadığı’, ‘örgütün dilini örtük olarak kullandığı’, ‘yaklaşımlarında manipülatif söylemler olduğu’ iddiaları ile koşullu salıverilmesinin uygun olmadığına, koşullu salıverilmesinin 3 ay sonra yeniden değerlendirilmek üzere ertelenmesine karar vermiştir. Kurulun tahliyeyi engelleyen bu kararı; sübjektif, varsayıma dayalı, hukuk dışı ve meşru olmayan gerekçelerle alınmıştır" dedi.    3 AY ERTELEME KARARI HOYRATÇADIR’   Arkaş’ın guatr ve kalp ritim hastalıklarının olduğunu, cezaevinde yaşam hakkının ihlal edilmesi riskiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Berivan Bekçi, “16 Haziran 2025 tarihinde 33 yıl 4 ayı geride bırakan, son rapor dahil toplamda 6 değerlendirme raporunda iyi halli olduğu tespit edilen, değerlendirme puanı alt sınırın üzerinde olan, iyi halli olmaması için hiçbir aleyhe değişikliği olmayan, hukuk dışı disiplin cezaları nedeniyle haksız yere 2 buçuk yılı çalınan, geçmişe yürüme yasağına rağmen aleyhe kurul prosedürüne maruz kalan, ciddi sağlık sorunları yaşayan Sayın Arkaş’ın serbest kalması gerekmektedir. Bu gerçekliğe rağmen 16 Haziran 2025 tarihinde alınan 3 ay erteleme kararı, sınırsız hoyrat cezalandırma politikaları ile bağlantılıdır. Hukuk dışı hatta demokrasi ve insanlık dışı olan bu kararın sonlandırılması, infaz hakimlikleri ve Ağır Ceza Mahkemeleri gibi itiraz mercileri tarafından kaldırılması, Sayın Arkaş’ın bir an önce özgürlüğüne ve sağlığa erişim hakkına kavuşması gerekmektedir” diyerek sürecin takipçisi olacaklarını ifade etti.    ‘CEZAEVİNDEN ÇIKMAK İÇİN ÖLMEK Mİ GEREKİYOR?’   Ardından konuşan Arkaş’ın avukatı Rezan Sarıca, İdare ve Gözlem Kurulları’nın uygulamalarının keyfi olduğunu belirterek, “33 yıl 4 ay neye yetmedi de halen özgürlüğü elinden alınıyor.  Cezaevinde daha fazla tutma amacı ve yaklaşımı var ise o zaman sormak durumundayız. Hükümet veya devlet ‘Umut hakkı’nı nasıl inşa edecek? ‘Umut hakkı’ dediğimiz şey toplumun bireylerin özgürlüğüne yönelik bir politik yaklaşımı da ifade etmektedir. 33 yıl 4 aydan daha fazla süre tutulma politikası var ise o zaman bunun umut hakkına karşı da bir yaklaşım olduğunu belirtmek durumdayız. Çetin Arkaş'ın ciddi sağlık sorunları var. Geçen yıl büyük bir badire atlattı. Fakat daha da ötesi sağlık durumuyla ilgili ciddi şüpheler var. Fakat cezaevi koşullarında sağlıklı bir biyopsi çalışması da yapılamıyor. Bundan kaynaklı derhal bu mahpusluk durumunun sona erdirilmesi gerekiyor.  Cezaevinden çıkmak için illa ölmek mi gerekiyor? Bu kadar ciddi sağlık sorunları varken bu kadar güvencesiz, keyfi kurul kararlarıyla bu süreç yönetilebilir mi” diye sordu.   ‘BU POLİTİKALAR SÜRECE KARŞI KARARLARDIR’   Sarıca son olarak, yeni süreç tartışmalarına işaret ederek, “Bu yaklaşımlar ve politikalar aynı zamanda bugün içerisinde olduğumuz sürece de karşı kararlar olduğunu da ifade etmek durumundayız. İnşa edilmesi düşünülen kardeşlik hukuku bu kararlarla nasıl inşa edilecek? Bu tür politikaların ve yaklaşımların ortak geleceğe karşı da alınmış bir tutum olduğunu belirtmek durumundayız. Geçen hafta Çarşambadan itibaren bu karara karşı bir itiraz süreci işletilmiş, henüz bir karar verilmiş değil. Bizler derhal bu kararların sona erdirilmesini ve kamuoyunun bu haksızlığın takipçisi olmasını diliyoruz” dedi.