HABER MERKEZİ - Türkiye'nin, Selahattin Demirtaş hakkındaki kararın yeniden ele alınması için AİHM'e başvurusuna tepki gösteren çok sayıda kişi, "Hukuksuzluktan vazgeçin" çağrısı yaptı.
Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik verdiği karara itiraz etmesine tepki yağdı. Sanal medyada paylaşımda bulunan çok sayıda siyasetçi, hukukçu ve insan hakları savunucusu, Türkiye'nin AİHM'e itirazını "Demirtaş'ın serbest kalma hayallerini suya düşüren gelişme" başlığıyla duyuran Sözcü Gazetesi'ne de tepki gösterdi.
Sanal medyada "#SelahattinDemirtaşaÖzgürlük" hashtagi ile yapılan kimi paylaşımlar şöyle:
Meral Danış Beştaş: "AİHM kararları açık ve nettir. Net olmayan, hukukun açıkça ortaya koyduğu bir hakikati objektif gazeteciliğe yakışmayan bir dille çarpıtmaktır. Tuhaf olan AİHM kararlarına uyulmamasına sevinmek buna dair umut beslemektir, faşizan zihniyetinizi saklayamamanızdır."
Sırrı Sakık: "Barışa olan inancın, çözüme dair umudun ve sürece duyulan güvenin büyümesi için Selahattin Demirtaş ve tüm siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır. Bu, milyonların ortak talebidir. #SelahattinDemirtaşaÖzgürlük."
'SİYASİ KARARDAN VAZGEÇİN'
Sezgin Tanrıkulu: "Selahattin Demirtaş ve arkadaşları Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi kararıyla hapisteler. Selahattin Demirtaş Türkiye'deki Kürt Meselesinin siyasi rehinesidir. Tahliyesi için, AKP verdiği siyasi tutuklama kararını geri almalıdır. Yargının önünü açmalıdır! Kobane Davasının tüm duruşmalarını izledim, süreci takip eden avukatlarla görüştüm ve sürece duyduğum saygı gereği her şeyi doğrudan söylemeyeceğim ama bu dava, tamamen siyasi bir talimatla, siyasi bir kararla açılmıştır. O karar, Milliyetçi Hareket Partisi’nin desteğiyle Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından alınmıştır. Eğer bugün bu dava sonuçlanacaksa, bu sonuç ne istinafta ne de mahkemede alınacak bir karardır; yine AKP’nin, MHP’nin desteğiyle vereceği siyasi bir kararla belirlenecektir. Dolayısıyla “istinaf”, “yargılama” gibi süreçlerin tamamı birer hikayedir. Neden hikaye? Sayın Erdoğan’ın bu davayla ve Sayın Selahattin Demirtaş’la ilgili geçmişte yaptığı açıklamalara bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. AİHM kararı çıkmış, “gereğini yapacağız” denilmiş; ardından bu dava açılmış. Kobane olayları 6-8 Ekim 2014’te yaşandı. Peki soruşturma ne zaman başlatıldı? 2018’de. Selahattin Demirtaş’ın ifadesi ise 2019’da alındı. Bu kadar “vahim” denilen olaylar yaşanmış ama Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dört yıl boyunca tek bir işlem yapmamış. Buna kim inanır? 2016’da dokunulmazlıklar kaldırılmış, bütün dosyalar ilgili savcılıklara gönderilmiş; fakat Kobane Davasıyla ilgili tek bir evrak bile yok. Sonrasında ne olmuş? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı sahte evrak üretmiş ve o evrakla Selahattin Demirtaş ve diğer milletvekillerini soruşturmaya dahil etmiş. Peki sonra ne yapılmış? O dönemin başsavcısı Yargıtay üyesi yapılmış. Bir davanın iddianamesi binlerce sayfa olmaz. Bir mahkeme kararı 32 bin sayfa yazılmaz. Üstelik o karar yazılmadan bir yıl bekletilmez. Eğer bugün gerçekten bir hukuk süreci varsa, o halde bu insanlar neden hâlâ cezaevinde? Bu kararda şiddetle ilgili tek bir eylem, tek bir hüküm var mı? Yok.
Yıllarca “Yasin Börü” ismini kullandınız, bu olay üzerinden siyaset yaptınız. Ancak o konuda bile kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok. O halde neden birine 42 yıl hapis cezası verildi? Çünkü bir konuşma yaptı, bir cenazeye katıldı. Bunun dışında bir suç unsuru yok. Dokuz yıldır insanlar hapiste. Ve bugün aynı yöntemi Cumhuriyet Halk Partisi’ne uyguluyorsunuz. O dönem bitti ama aynı zihniyet, aynı siyasi kararlar, aynı yargı aktörleriyle yeni bir dönem başlatıyorsunuz. Bir kez daha uyarıyorum: Bu yol yanlıştır. Bu süreç döner, dolaşır, sizin başınıza bela olur. Aynı yargı mensupları bir gün sizin için de aynı şeyleri yapar. O yüzden bir kez daha söylüyorum; bu siyasi karardan vazgeçin. O kararı verdiniz; şimdi geri alın."