36 yıl sonra kendi topraklarında nöbet tuttular: Köylerimizi inşa edelim 2025-09-13 09:08:31 ŞIRNEX - Besta Bölgesi’nde süren eko kırıma karşı yapılan nöbete katılan Bestalılar, 36 yıldır devam eden yasağın kaldırılmasını talep ederek, köylerini yeniden inşa etmek istediklerini kaydetti.    Şirnex'in Besta Bölgesi, 36 yıldır uygulanan “güvenlikçi” politikalar nedeniyle sivillerin girişlerine yasaklandı. Bölgede ilk köy boşaltmaları 1989 yılında yapıldı. 36 yıldır köylerine dönme umuduyla yaşayan Bestalılar, bu sefer de 2015 yılından beri başlayan büyük bir ekolojik talanla karşı karşıya kaldı. Geniş ve zengin bitki örtüsü ile gür ormanlarıyla 90’lı yıllarda 20 köye ev sahipliği yapan ve binlerce insanın geçim kaynağı olan bölge, her geçen gün askerlerin gözetiminde ve korucuların elleriyle yok ediliyor. 2015 yılından 2020 yılına kadar Besta’da “güvenlik” gerekçesiyle defalarca orman yangını çıkartılırken, bu süreçten sonra da sistematik olarak ağaç kıyımı başlatıldı.    Bölgedeki eko kırıma karşı Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde 9-10 Eylül tarihleri arasında nöbet eylemi başlatıldı. Eyleme Türkiye ve Kürdistan’ın farklı kentlerinden çok sayıda yurttaş, ekolojist ve siyasetçi katıldı. Eyleme katılanlar arasında 36 yıldır Besta’daki köylerine hasret olan yurttaşlar da vardı.    Köyleri 36 yıldır yasaklı olan yurttaşlar, yasakların kaldırılmasını ve başlatılan süreçle birlikte köylerini yeniden inşa etmek istediklerini kaydetti.    Besta'da doğup büyüyen Güllü Kutlu, köylerinin boşaltıldıktan sonra Şirnex merkeze göç etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Güllü Kutlu, “O zamandan beri köyümüz yasaklı ve köye gidemiyoruz. Ağaçlarımızı kesmeyin ve artık devlet bir adım atsın. Barış olsun, köyümüze gidelim. Köyümüzü inşa etmek istiyoruz” dedi.    Güllü Kutlu, nöbet sırasında elinde tuttuğu meşe ağacının dallarını göstererek, “Nöbete geldiğim gibi meşe ağacının birkaç dalını aldım ve bu beni çok mutlu etti. Şu an köyümdeymişim gibi hissediyorum. Ağaçlarımız kesilmesin, su kaynaklarımız yok edilmesin. Köylerimiz üzerindeki bu yasaklar kalksın. En büyük beklentim; yasakların kaldırılması ve köylerimize geri dönmektir" diye belirtti.     'KÖYE DÖNÜP HAYVANCILIKLA UĞRAŞMAK İSTİYORUZ'   Xirbkê Bestê köyünden Adil Güngen, en son 2014-15 sürecinde sadece 2 kez köylerine “izinle” gidebildiklerini belirterek, “O günden beri gidemiyoruz. O süreçte köyümüzü inşa etmeye çalıştık. Ancak süreç bozulunca bir daha gidemedik. Askerler her seferinde ‘köyünüze giremezsiniz, giderseniz güvenliğinizi alamayız ve öldürürüz’ diyorlar. Yasakların kaldırılması ve gerekli imkanların sağlanması halinde köyümüze dönüp hayvancılıkla uğraşmak istiyoruz" diye konuştu.     'GÖLGESİNDE OTURABİLECEĞİMİZ BİR AĞAÇ BIRAKMADILAR'   Besta bölgesinde bulunan Remoyan köyünden Şükrüye İdin, köylerinin zorla boşaltıldığını, yakıldığını ve defalarca göç etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Şükrüye İdin, “Bugüne kadar 3-4 defa göç ettik. Şu anda köyümüz yasaklı olduğu için gidemiyoruz. Bulunduğumuz yerden köyümüzü uzaktan görüyoruz ve bu bizi kötü etkiliyor. Köyde gidip gölgesinde oturabileceğimiz bir ağaç bırakmadılar. Çünkü hepsini kestiler. Bir süreç başlamış adına da barış süreci deniliyor. Başkan (Abdullah Öcalan) bir süreç başlattı ama biz halen devletten somut bir adım görmedik. 5-6 aydır barışı bekliyoruz ama devlet halen bir adım atmadı. Bu yüzden devlete güvenmiyoruz. Nöbet eylemine gelirken bile etrafımız yüzlerce asker ve polisle çevriliydi. Bu şekilde barış nasıl olacak” diye sordu.   'BARIŞ OLSUN YASAKLAR KALKSIN'   Besta Hince köyünden olan Alya Atak, “Başlatılan sürecin amacına ulaşmasını istiyoruz. Eğer bu süreç amacına ulaşırsa biz de köylerimize gidebileceğiz. Köylerimizde hayvancılıkla uğraşıyorduk. Ancak süren yasak nedeniyle gidemiyoruz. Köylerimize tekrar dönmek ve inşa etmek istiyoruz. Barış olsun, bu yasaklar kalksın istiyoruz” diye konuştu.   Rîsor köyünden İlihan Üstek ise yasakların sadece kendi köyleriyle sınırlı olmadığını belirterek, “Bu yasaklar sadece bizim köyümüz üzerinde değil, bir bütün Kürdistan yasaklı. Bu yasakları kaldırsınlar. Herkes kendi memleketinde ve topraklarında özgürce yaşasın” çağrısında bulundu.   MA / Zeynep Durgut